Kuran, Allah’ın tüm insanlara gönderdiği son kitaptır. Dünya üzerinde yaşayan her insan Kuran’ı öğrenmek ve onda bildirilen emirleri uygulamakla yükümlüdür. Ancak insanların büyük bir bölümü, Kuran'ı kutsal bir kitap olarak kabul etmelerine rağmen onu öğrenmez ve Kuran'da Allah'ın emrettiklerini yerine getirmezler. Bu, Kuran üzerinde hiç düşünmemiş olmalarının, Kuran'ı kulaktan dolma bilgilerle tanıyor olmalarının bir sonucudur. Düşünen bir insan için Kuran'ın önemi ve insan hayatındaki yeri ise çok büyüktür.
Herşeyden önce "düşünen" bir insan, kendisini ve içinde bulunduğu evreni yoktan var eden, kendisine bir hiçken can veren, sayısız nimet ve güzellik bahşeden Yaratıcımızı tanımak ve O'nun hangi tavırlardan hoşnut olacağını öğrenmek ister. Allah'ın elçisi vasıtasıyla gönderdiği Kuran, insanın bu sorularına cevap veren bir yol göstericidir. Bu nedenle insanın, Allah'ın insanlara rehber olarak indirdiği, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdığı Kitabı'nı çok iyi bilmesi, her ayetinin üzerinde düşünerek, Allah'ın emrettiklerini en doğru ve en güzel şekilde uygulaması gerekir.
Allah Kuran'ın insanlara ne amaçla gönderildiğini şöyle haber verir:
(Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad Suresi, 29)
Gerçek (şu ki), o (Kuran,) elbette bir öğüttür. Artık kim dilerse, öğüt alıp-düşünür. (Müddessir Suresi, 54-55)
Birçok insan Kuran'ı okur, ancak önemli olan Allah'ın ayetlerinde de bildirdiği gibi okunan her Kuran ayetinin üzerinde düşünmek, o ayetten bir öğüt almak ve davranışlarını bu öğütler doğrultusunda düzeltmektir. Örneğin Kuran'da haber verilen,
"Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır." (İnşirah Suresi, 5-6) ayetini okuyan bir insan, bu ayet üzerinde düşünür. Allah'ın her zorluğun ardından bir kolaylık yaratacağını, öyle ise herhangi bir zorlukla karşılaştığında tek yapacağı şeyin Allah'a tevekkül ederek, ardından gelecek olan kolaylığı beklemek olduğunu anlar. Allah'ın böyle bir vaadi varken, zorluk anlarında paniğe veya ümitsizliğe kapılmanın ise imanda bir zayıflık alameti olduğunu görür. Ve bu ayeti okuyup üzerinde düşündükten sonraki hayatı boyunca davranışları ayette bildirildiği şekilde olur.
Allah Kuran'da geçmişte yaşamış olan peygamberlerin ve elçilerin hayatlarından bazı bilgileri de bizlere aktarır ki bu insanlar Allah'ın razı olacağı bir insanın davranışlarının, konuşmalarının ve hayatının nasıl olduğunu görsünler ve örnek alsınlar. Allah, elçilerin kıssalarının üzerinde düşünülmesi ve insanların bu kıssalardan öğüt almaları gerektiğini bazı ayetlerde şöyle bildirir:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Yusuf Suresi, 111)
Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani Biz onu açık bir delille Firavun'a göndermiştik; (Zariyat Suresi, 38)
Böylece biz onu (Nuh'u) ve gemi halkını kurtardık ve bunu alemlere bir ayet (kendisinden ders çıkarılacak bir olay) kılmış olduk. (Ankebut Suresi, 15)
Kuran'da geçmiş kavimlerin bazı özelliklerinden, sahip oldukları ahlaktan ve başlarına gelen felaketlerden de söz edilir. Bu konularla ilgili ayetleri, sadece geçmiş toplulukların başlarına gelenlerin aktarıldığı tarihi olaylar olarak okumak büyük bir yanılgı olur. Çünkü Allah tüm diğer ayetleri olduğu gibi geçmiş kavimlerden bahsedilen ayetleri de üzerinde düşünmemiz ve bu kavimlerin başlarına gelenlerden ibret alarak davranışlarımızı düzeltmemiz için bizlere bildirmiştir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Andolsun Biz sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 51)
Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık; gözlerimiz önünde akıp-gitmekteydi. (Kendisi ve getirdikleri) İnkar edilmiş-nankörlük edilmiş olan (Nuh)a bir mükafaat olmak üzere. Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış? Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 13-17)
Allah Kuran'ı tüm insanlara bir rehber olarak indirmiştir. Dolayısıyla Kuran'ın her ayeti üzerinde düşünmek, ve her bir ayetten bir ders ve öğüt alarak, Kuran'a göre yaşamak, Allah'ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmanın tek yoludur.
ALLAH KURAN'DA İNSANLARI NELERİ DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIR?
(Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye. (Nahl Suresi, 44)
Nahl Suresi'ndeki bu ayette olduğu gibi, Allah birçok ayetinde insanları düşünmeye çağırır. Allah'ın, düşünmemizi bildirdiği konular üzerinde düşünmek, Rabbimizin yarattığı hikmet ve yaratılış mucizelerini görmek bir ibadettir. Üzerinde düşünülen her konu Allah'ın sonsuz gücünü, aklını, ilmini, sanatını ve diğer sıfatlarını tanıyıp anlamamıza vesile olur.
ALLAH İNSANI KENDİ YARATILIŞI ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIR
İnsan demektedir ki: "Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım?"İnsan önceden, hiç bir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu? (Meryem Suresi, 66-67)
ALLAH İNSANI GÖKLERİN VE YERİN YARATILIŞI ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIR
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ardı ardına gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)
ALLAH İNSANI DÜNYA HAYATININ GEÇİCİLİĞİNİ DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIR
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar, ki düşünesiniz. (Bakara Suresi, 266)
ALLAH İNSANI SAHİP OLDUĞU NİMETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIR
Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz-dağlar ve ırmaklar kılandır. Orada ürünlerin her birinden ikişer çift yaratmıştır; geceyi gündüze bürümektedir. Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Rad Suresi, 3-4)
ALLAH İNSANI TÜM EVRENİN İNSAN İÇİN YARATILDIĞINI DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIR
Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Casiye Suresi, 13)
Gece ve gündüzün oluşumunu, Dünyanın ve Güneşin yerlerinin ve hareketlerinin tesadüfi gelişimine bağlamak büyük gaflettir. Allah gece ve gündüzü insanlar için yaratmıştır. | | Geceyi, gündüze, güneşi ve ayı sizin için emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre amade kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi; 12) |
Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır. Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır. Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır. Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs-eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir. Sizi sarsıntıya uğratır diye yerde sarsılmaz dağlar bıraktı, ırmaklar ve yollar da (kıldı). Umulur ki doğru yolu bulursunuz. Ve (başka) işaretler de (yarattı); onlar yıldız(lar)la da doğru yolu bulabilirler. Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz? (Nahl Suresi, 11-17)
ALLAH İNSANLARI KENDİ NEFİSLERİ ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYE ÇAĞIRIR
Kendi nefisleri konusunda düşünmüyorlar mı?… (Rum Suresi,
| Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz, onu nasıl bina ettik ve onu nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok. Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar, ) 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir. (Kaf Suresi, 6- |