منتديات جوهرة الاسلام
تسجل معنا بالمجان واحصل على منتدى او موقع
منتديات جوهرة الاسلام
تسجل معنا بالمجان واحصل على منتدى او موقع
منتديات جوهرة الاسلام
هل تريد التفاعل مع هذه المساهمة؟ كل ما عليك هو إنشاء حساب جديد ببضع خطوات أو تسجيل الدخول للمتابعة.

منتديات جوهرة الاسلام

منتدى يأخدك الى عالم المعرفة والاكتشاف في كل المجالات
 
الرئيسيةأحدث الصورالتسجيلدخول
مواضيع مماثلة
المواضيع الأخيرة
» افضل برنامج عربي هكر ربنامج واحد فقط يتميز عن مليون برنامج يدمر يخترق يصرق يفعل ما لا تراه العين بكل بساطه ادخل وحمل هكر فلسطين
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالخميس يناير 04, 2018 8:02 am من طرف حمودي

» قناة على يوتيوب تربح منها شاهد طريقة
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالخميس فبراير 16, 2017 12:33 pm من طرف star islam

» اكثر من100 برنامج هكارز برامج اختراق مختلف وقويى نقي اي برنامج انت ترتاح فيه مع شرح الاستعمال بالكاملروابط سليمه
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالسبت ديسمبر 10, 2016 7:37 am من طرف عهد الوفاء

» اجمل اغنية شعور طفل
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالأحد أغسطس 28, 2016 9:40 am من طرف star islam

» المغرب ضد المكسيك كاس دانون 2016 Maroc vs Mexico
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالسبت أغسطس 27, 2016 9:53 am من طرف star islam

» الربح من الانترنت للمبتدئين
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالسبت أغسطس 27, 2016 9:48 am من طرف star islam

» افضل 8 برامج هكر عربيه في تاريخ العالم العربي برامج اختراق تدمير سرقه الي اخريه من السهل جدا استعمل البرامج لانها عربية ادخل وحمل
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالجمعة يوليو 08, 2016 5:43 am من طرف star islam

» برنامج رهيب لتحكم في الاجهزة على الشبكة
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالجمعة يوليو 08, 2016 5:41 am من طرف star islam

» جائزة السنة هنيئا لفائز 50 دولار
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالجمعة يوليو 08, 2016 5:39 am من طرف star islam

فتاوى واسئلة عن الاسلام
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
افحص جهازك بالمجان
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Viruss10
منتدى الزواج الاسلامي
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
saad lchgar
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
موقع صباغة الديكور والفيرني
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
منتدى يسوع
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
كل البرامج تجدها هنا
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
جمعية الزهور zohor
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
ابحت عن عمل
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
اكبر تجمع عربي على النت
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI I_icon_mini_login
التجارة مع الله
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Tvquran_14
منتدى اسلامي للنساء
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI F4i01210
ألعب مجانا بدون تحميل
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Playno10

 

 ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI

اذهب الى الأسفل 
كاتب الموضوعرسالة
haakan
وسام ذهبي
وسام ذهبي
haakan


ذكر عدد الرسائل : 655
نقاط : 1830
تاريخ التسجيل : 16/07/2009

ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Empty
مُساهمةموضوع: ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI   ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالسبت أغسطس 01, 2009 8:33 am

Allah Kuran'da insanları belli bir fıtrat (yaratılış) üzerine yarattığını "Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir ki insanları bunun üzerine yaratmıştır." (Rum Suresi, 30) ayetiyle bildirmiştir. İnsanların bu fıtratı Allah'a kul olma ve Allah'a güven üzerine kuruludur. İnsan sınırsız istek ve ihtiyaçlarını kendi kendine karşılamak imkanına sahip olmadığı için, doğal olarak Allah'a bağlanmaya, yönelmeye muhtaçtır.
Eğer insan bu fıtrata uygun olarak yaşarsa, gerçek güvene, huzura, mutluluğa ve kurtuluşa ulaşır. Bu fıtratı reddedip, Allah'tan yüz çevirdiğinde ise, sıkıntı, korku, endişe ve azap dolu bir hayat sürer.
İnsanlar için geçerli olan bu kural, toplumlar için de geçerlidir. Eğer bir toplum, Allah'a iman eden insanlardan oluşuyorsa; adil, huzurlu, mutlu ve akıllı bir toplum olur. Kuşkusuz bunun tersi de geçerlidir. Eğer bir toplum Allah'tan bihaberse, o toplumun düzeni de temelden bozuk, çürük ve ilkeldir.
Allah'tan yüz çevirmiş olan toplumlar incelendiğinde bu kolaylıkla görülür. Dinsiz düşüncenin doğurduğu en önemli sonuçlardan biri, herşeyden önce ahlak kavramının yok edilmesi ve tamamen dejenere olmuş toplumların meydana gelmesidir. Dini ve ahlaki sınırları çiğneyen ve yalnızca insan isteklerinin tatminine dayanan bu kültür, aslında gerçek anlamda bir zulüm sistemidir. Böyle bir sistemde cinsel sapkınlıktan uyuşturucuya kadar her türlü dejenerasyon teşvik görür. İnsan sevgisinden uzak, egoist, cahil, düşünemeyen ve aklını kullanamayan toplumlar oluşur.
Yalnızca kendi isteklerini tatmin etmek için yaşayan insanlardan oluşan bir toplumda huzur, sevgi ve barışın oluşması elbette mümkün değildir. İnsan ilişkileri çıkara dayalıdır. Müthiş bir güvensizlik ortamı mevcuttur. İnsanın samimi, dürüst, güvenilir, güzel ahlaklı olması için hiçbir sebep olmadığı gibi, sahtekarlık yapmaması, yalan söylememesi, arkadan vurmaması için de bir engel yoktur. Çünkü bu toplumların insanları, Allah'ı "arkalarında unutuluvermiş birşey" (Hud Suresi, 92) olarak kabul etmişlerdir, dolayısıyla da Allah korkusunu bilmeyen kişilerdir. Üstelik bu kişiler Allah'ın gücünü takdir edemedikleri için kıyametten ve hesap gününden de habersizdirler. Cehennem ise onlar için sadece din kitaplarında anlatılan bir kavram olmaktan öteye geçmez. Hiçbiri ölümden sonra Allah'ın huzuruna çıkıp dünya hayatında işledikleri her suçun hesabını vereceklerini ve bunun sonucu olarak da ebedi bir cehennem hayatı yaşayabileceklerini düşünmezler. Veya düşünseler bile, "Bu onların ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür." (A-li İmran Suresi, 24) ayetiyle bildirildiği gibi "günahlarının cezasını çekip" cennete gireceklerini zannederler. Tüm bunların bir sonucu olarak da dünyadaki yaşamlarını mümkün olduğunca istek ve tutkularını tatmin etmeye çalışarak geçirirler.
Hal böyle olunca da, doğal olarak bugün pek çok toplumda yaşanan ahlaki dejenerasyon ve manevi çöküntü ortaya çıkar. Kendi mantıklarına göre şöyle düşünürler; "Madem dünyaya bir kere geldim, 50-60 yıl yaşayıp ölüp gideceğim, o halde hayatın tadını çıkarayım." Bu çürük mantık temeli üzerine kurulan düşünce sisteminde ise her türlü adaletsizlik, fuhuş, hırsızlık, cinayet, ahlaksızlık ortaya çıkabilir. Her türlü suç işlenebilir, adam öldürülebilir, dolandırıcılık yapılabilir. Zira her birey kendi istek ve tutkularını tatmin etmekten başka birşey düşünmeyecektir. Her kim olursa olsun -ailesi, arkadaşları da dahil- onun için ikinci derecede önem taşır. Toplumun diğer fertlerinin ise hiçbir önemi yoktur.
Nitekim geniş çaplı menfaat ve çıkar ilişkileri üzerine kurulu olan toplum yapısında, insanların birbirlerine duydukları güvensizlik, hem toplumsal hem de bireysel huzurun oluşamamasına; bu insanların birbirleri hakkında sürekli şüpheci, endişeli ve kararsız bir ruh hali içinde yaşamalarına sebep olur. Böyle bir toplum içinde kimin, ne zaman ve ne şekilde sahtekarlık yapacağı belli olmadığından şahıslar, ruhen büyük bir korku ve endişe içerisindedirler. Karşılıklı yaşanan güvensizlik ve şüphe, hayatlarını büyük bir mutsuzluk içinde sürdürmelerine sebep olmaktadır. Her türlü ahlaki değerin gözardı edildiği bu toplumda, Allah korkusu olmadığından kişilerin, aile kurumuna, namus ve iffet gibi kavramlara bakış açısı da son derece ürkütücü bir görünümdedir.
Ayrıca bu tür toplumlarda kişiler arasında saygı ve sevgiye dayalı bir hayat da mevcut değildir. Toplum bireylerinin birbirlerine saygı göstermelerinin hiçbir gerekliliği yoktur. Karşılarındaki insana değer veren bir tavır sergilemeleri için ancak bir çıkarlarının olması gerekir. Üstelik böyle bir tavır göstermek için kendi cahiliye mantıklarına göre haklıdırlar da. Zira hayatları boyunca, hayvandan evrimleşerek varoldukları, ruhlarının ölümle birlikte yokolacağı gibi telkinler alırlar. Maymun soyundan gelme, toprağın altında çürüyüp gidecek ve belki de bir daha görmeyecekleri bir bedene ise doğal olarak saygı göstermeyi anlamsız görürler. Kendi bozuk mantıklarına göre, "nasılsa karşılarındaki insan da kendileri de ölüp toprağın altına girecek, beden olarak çürüyüp gidecek ve ruh olarak da tamamen yok olacaklardır; o halde neden diğer insanlara iyilik yapmak, fedakar olmak gibi zahmetlere katlansınlar ki..." Evet, gerçekten de Allah dolayısıyla da ahiret inancı olmayan her insanın bilinçaltında bu fikirler yatar. Bu sebeplerle de Allah inancı olmayan toplumlarda asla huzur, mutluluk, güven ortamı oluşamaz.
Tüm bu söylediklerimizin amacı, "Allah inancı olmadığı durumlarda toplumda dejenerasyon olur, o halde Allah inancı olmalıdır" gibi bir mantık kurmak değildir elbette. Allah inancı olmalıdır, çünkü Allah vardır ve O'nu inkar eden O'na karşı büyük bir suç işlemiş olur. Allah inancının olmadığı durumda toplumların çürüdüğüne işaret etmekteki mantığımız ise, bu toplumların temelden yanlış bir bakış açısına sahip olduklarını vurgulamaktır. Yanlış bakış açıları, kötü sonuçlar doğurur. Allah'ın inkar gibi en büyük yanlışı yapan bir toplum da, en kötü sonuçlarla karşılaşır. Bu sonuçlar, o toplumun ne denli büyük bir yanılgı içinde olduğunun göstergesi oldukları için önemlidirler.
Bu tür toplumların ortak özelliği, kitlevi bir aldanış içinde olmalarıdır. "Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar..." (En'am Suresi, 116) ayetinden de anlaşıldığı gibi, toplumun bireylerinin pek çoğunun aynı yapıda olması, bir tür "sürü" psikolojisi yaratır ve zaten var olan inkarı daha da kuvvetlendirir. Allah'tan ve ahiretten habersiz olan bu tür toplumları Allah Kuran'da "cahiliye" toplumu olarak tanımlar. Çünkü toplumun üyeleri her ne kadar fizik, tarih, biyoloji ya da benzeri bir bilimle ilgileniyor olsalar da, Allah'ın gücünü ve büyüklüğünü tanıyabilecek akıl ve vicdana sahip değildirler. Ve bu anlamda cahildirler.
Cahiliye toplumunun bireyleri, Allah'a bağlı olmadıklarından dolayı O'nun yolundan farklı yollara saparlar. Aynı kendileri gibi aciz birer kul olan insanlara tabi olur, o insanları örnek alır, o insanların düşüncelerini mutlak doğru olarak kabul ederler. Ve sonuçta cahiliye topluluğu gittikçe kendi kendini körleştiren, kendi kendini akıl ve vicdandan koparan kapalı bir sistem oluşturur. Başta da belirttiğimiz gibi bu sistemin en belirgin özelliği, bu insanların dinsizlik telkinleri doğrultusunda hareket etmesidir.
Allah Kuran'dan böyle bir yaşamın boş ve çürük bir temele dayandığını, yıkımla bitmeye mahkum olduğunu çarpıcı bir benzetmeyle anlatır:


"Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez." (Tevbe Suresi, 109)
Ancak bu arada unutulmaması gereken bir nokta vardır; her toplum, her insan cahiliye sisteminin bu telkinlerinden, yaşam şeklinden ve felsefesinden kurtulma fırsatına sahiptir. Zira Allah onlara, kendilerini uyaran, kendilerine Allah'ın ve ahiretin varlığını, hayatlarının gerçek anlamını bildiren elçiler ve elçileriyle beraber insanların vicdanen sordukları her soruya cevap veren hak kitaplar gönderir. Bu, Allah'ın başından beri süregelen bir kanunudur. Nitekim günümüzde de doğru yolu gösteren, karanlıktan aydınlığa çıkaran hak kitap olarak Kuran, tüm insanların rehberidir. Ancak bundan sonra insanlar tercihlerine göre karşılık göreceklerdir. Nitekim o kitabı insanlara getiren elçi, şu çağrıyı yapmıştır:


De ki: "Ey insanlar, şüphesiz size Rabbinizden hak gelmiştir. Kim hidayet bulursa, o ancak kendi nefsi için hidayet bulmuştur. Kim saparsa, o da, kendi aleyhine sapmıştır. Ben sizin üzerinizde bir vekil değilim." (Yunus Suresi, 108)

VAAT EDİLEN GERÇEK YURT: AHİRET
Kainatta var olan hiçbir cismin, meydana gelen hiçbir olayın, geçerli olan hiçbir kanunun boş ve amaçsız olmadığı, akıl ve vicdan sahibi her insan tarafından görülebilir. İçinde yaşadığımız evrenin meydana gelişi, önceki bölümlerde de bahsedildiği gibi çok hassas dengeler üzerine kuruludur. Peki, her haliyle YARATILDIĞI şüphe götürmez bir gerçek olarak kanıtlanmış olan kainatın amaçsız yaratılmış olması mümkün müdür?
Elbette hayır.
Düşünün ki milyarlarca galaksi içinde bir toz parçası kadar yeri olmayan dünyanın üzerinde yaşayan insanların dahi, yaptıkları her işte bir amaç aranırken, kainatın tamamının amaçsız şekilde var olduğunu iddia etmek ne derece mantıklıdır?
Nitekim Allah insanlara yaratılışlarının boş bir amaç uğruna olmadığını bildirmiştir:


"Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?" (Müminun Suresi, 115)
Big Bang'den atomlara, atomlardan galaksilere ve galaksilerden nihayet dünyamıza kadar uzanan mucizevi olaylar sayesinde bugün yeryüzünde yaşam vardır. Üstelik öyle bir yaşam ki, her ihtiyacı ince ince planlanmış ve en isabetli şekilde var edilmiştir; gökyüzünde gerek duyulan tüm enerjiyi karşılayan Güneş, yer altında depo edilmiş ihtiyaçlar, her köşesi milyonlarca tür bitki ve hayvanla donatılmış bir dünya...
Fakat şu ana kadar anlattığımız tüm olağanüstü olaylara rağmen insanlar hala Yaratıcılarının varlığını inkar edebilmektedir. Tek bir spermden insan haline gelmeyi makul gören bu kişiler, Kuran'da bildirildiği gibi ölümden sonra dirileceklerine inanmamakta ve çeşitli tutarsız ifadeler vermektedirler. İnkarcıların bozuk mantıklarını ve onlara verilen cevabı Allah Kuran'da şöyle bildirmiştir:


Kendi yaratılışını unutarak Bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir. (Yasin Suresi, 78-79)
Allah kainatta var olan herşeyi belli bir amaç üzerine yaratmış ve "O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır." (Mülk Suresi,2) ayetiyle de insanın yaratılışındaki gayeyi açıklamıştır. Bu ayetten de anlaşılacağı gibi dünya bir sınanma yeridir ve geçicidir. Hem tüm insanlar hem de dünya için zamanı Allah Katında belirlenmiş olan bir son vardır. İnsanlar kendilerine verilen kısa ömrü, Allah'ın belirlediği ve Kuran'da kendilerine bildirilen sınırlara göre yaşamakla yükümlüdürler. Burada yaptıklarının karşılığını ise ahirette alacaklardır.
الرجوع الى أعلى الصفحة اذهب الى الأسفل
haakan
وسام ذهبي
وسام ذهبي
haakan


ذكر عدد الرسائل : 655
نقاط : 1830
تاريخ التسجيل : 16/07/2009

ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Empty
مُساهمةموضوع: رد: ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI   ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI Icon_minitimeالسبت أغسطس 01, 2009 8:35 am


SONSUZ AZAP
Kitap boyunca Allah'ın varlığının açık delillerini, Allah'ı inkara dayalı sistemin kimler tarafından teşvik edildiğini ve bu kişilerin nasıl bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını anlattık. Anlatılanların tümü 'dünya hayatı' için geçerli olan konulardı. Ancak konunun bir de ölümden sonrası, yani "ahiret"i ilgilendiren yönü üzerinde durmak gerekir.
İnsanlar arasında Allah'ı inkara dayalı sistemleri yaygınlaştırmaya çalışan kişiler, dünyada kendilerini takip edenlere sıkıntılı bir yaşam sunmaktadırlar. Ve bu kişiler ahirette de, peşlerinden sürükledikleri insanların azabına sebep olacaklardır. Üstelik dünyada kendilerini izleyen akılsız insanlara gösterdikleri ilgiyi, orada hiçbir şekilde göstermeyeceklerdir. Aksine orada azaptan kurtulabilmek için, "Zulmeden her nefis, yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa bunu (azaba karşılık) mutlaka fidye olarak verirdi..." (Yunus Suresi, 54) ayetinde bildirildiği gibi yalnız kendilerini kurtarma derdi içinde olacaklardır. Dünyada inkara önderlik eden kişilerin gösterecekleri tavır başka ayetlerle de insanlara bildirilmiştir:


... Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki: "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın." (Araf Suresi, 38-39)
Görüldüğü gibi, kişilerin inkarda önde gidenlerden veya geride kalanlardan olmaları, durumlarında önemli bir değişiklik yaratmaz. Sonuç olarak her iki grup da hüsrana uğramış ve dünyada işledikleri günahlar sebebiyle sonsuz bir azabı haketmişlerdir. Allah Kuran'da bu kişilerin, kıyamet günü, hesap günü ve cehennemde içinde bulunacakları ruh halini, ortamı ve yaşayacakları azabı detaylı olarak tarif etmiştir.

Kıyamet
Allah Kuran'da, kıyamet gününden söz ederken, "... O çağırıcının 'ne tanınmış ne görülmüş' birşeye çağıracağı gün..." (Kamer Suresi, 6) ifadesini kullanır. Yani o gün yaşanacak olan dehşet, ne tanınmış, ne görülmüş bir dehşettir.
O günün geliş vaktini yalnızca Allah bilir. İnsanın o güne ait olan bilgisi Kuran'da anlatıldığı kadarıyla sınırlıdır. Kıyamet hiç kimsenin haberi yokken birdenbire gelir ve insanları yakalar.
O vakte insanlar, işte çalışırken, evde uyurken, telefonla konuşurken, kitap okurken, gülerken, ağlarken veya çocuğunu okula bırakırken aniden yakalanabilirler. Üstelik bu yakalayış hiçbir insanın dünya hayatı boyunca asla karşılaşamayacağı kadar korku veren bir yakalayış olacaktır.
Kıyametin başlangıcı Sur'a üfürülmesi ile olur. (Müdessir Suresi, 8-10) Bu ses dünyanın her yanından duyulduğunda, Allah'ın kendisine verdiği süreyi O'nun rızası için kullanmayanlar büyük bir korkuya kapılacaklardır. Allah Kuran'da o gün yaşanacak olan korku verici olayları şu şekilde bildirir..


... Onlara vadedilen (asıl azap) (kıyamet) saatidir. O saat, kurtuluşu olmayan daha korkunç bir bela ve daha acıdır. (Kamer Suresi, 46)
Ayetlerin ifadesiyle, Sur'a üfürülmesini büyük bir sarsıntı ve kulakları patlatırcasına gelen bir gürleme takip eder. Her yeri kaplayan bu sarsıntının şiddetiyle dağlar titremeye tutulur ve altındaki toprakla birlikte kaymaya başlar. (Zelzele Suresi, 1-Cool
Dağlar ufalanır ve bir kum yığını haline gelir. (Vakıa Suresi, 5) İnsanlar o ana kadar değer verdikleri şeylerin ne derece önemsiz olduğunu o an çok iyi anlarlar. Tüm hayatları boyunca hırsını yaptıkları maddi değerler bir anda yok olur.


Ancak O herşeyi batırıp gömen felaket (kıyamet) geldiği zaman. O gün insan neye çaba harcadığını düşünüp anlar. Görebilenler için cehennem de sergilenmiştir. (Naziat Suresi, 34-36)
O gün taş, toprak ve kayalardan meydana gelen dağlar bile rengarenk yün parçaları gibi etrafa savrulur. (Kaaria Suresi, 5) İnsan bu gücün, doğanın gücü olmadığının artık farkındadır. Zira o gün doğa da yerle bir olacaktır. O gün yaşanan her olaya müthiş bir korku ve dehşet hakimdir. İnsan, hayvan, tabiat hepsi bu korku altında ezilir. İnsanlar, denizlerin fışkırarak taşmaya başladığını (İnfitar Suresi, 3) ve taşan denizlerin tutuşturulduğunu görürler. (Tekvir Suresi, 6)
Gökler de yeryüzüyle birlikte sarsılmaya, o zamana kadar hiç görülmemiş ve yaşanmamış bir şekilde sıyrılıp yüzülmeye başlamıştır. O gün insanların masmavi görmeye alıştığı gök, her zamanki görünümünden çıkıp erimiş bir maden görüntüsünü alır. (Mearic Suresi, Cool Kıyamet günü, gökyüzünde etrafa aydınlık veren herşeyin kararmaya başladığı görülür; Güneş köreltilir (Tekvir Suresi, 1), ay yarılır (Kamer Suresi, 1), güneşle ay yanyana getirilip birleştirilmiştir. (Kıyamet Suresi, 9)
O günün dehşet dolu korkusundan gebe kadınlar çocuklarını düşürürler. Küçük çocukların saçları korkudan ağarır. (Müzzemmil Suresi, 17) Çocuklar annelerinden, kadınlar kocalarından ve aileler birbirlerinden kaçarlar. Allah Kuran'da, bunun nedenini şöyle açıklar:


Fakat kulakları patlatırcasına o gürleme geldiği zaman, kişi o gün; kendi kardeşinden kaçar, annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından, o gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır. (Abese Suresi, 33-37)

HESAP GÜNÜ
Kıyamet günü önceki bölümde bahsettiğimiz olaylar gerçekleştikten sonra "Sur"a ikinci kez üfürülür. Bu üfürülüş, insanların yeniden dirileceği günün başlangıcıdır. O gün toprağın üstü yüzlerce, binlerce sene önce gömüldüğü yerden dışarı çıkarak, ayağa kalkan insanlarla doludur. O gün insanların dirilişi ve bundan dolayı içine düşecekleri şaşkınlık Kuran'da bildirilmiştir:


Sur'a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş". O, yalnızca bir tek çığlıktan başkası değildir; artık onların hepsi toplanmış olarak huzurumuza getirilmişlerdir. İşte bugün hiç kimseye (hiç)bir şeyle zulmedilmez ve siz de yaptıklarınızdan başkasıyla karşılık görmezsiniz. (Yasin Suresi, 51-54)
O gün bu insanların dünya hayatında düşünmedikleri, anlamak istemedikleri ve kaçıp gizlendikleri herşey açığa çıkmıştır. İnkar edebilmeleri ya da kaçabilmeleri için hiçbir imkan kalmamıştır.
Yüzlerini zillet bürümüş, korkudan başları öne düşmüş olan bu insanların kabirlerden çıkıp biraraya toplandığı o anda, yerin birdenbire aydınlandığı görülür ve her insanın kitabı, kendisine verilmek üzere yanına getirilir.
Görülmemiş büyüklükte bir kalabalığın biraraya geleceği bu toplanma gününde, iman edenlerin durumu ile inkar edenlerin durumu elbette bambaşkadır. Kuran'da bu konu şöyle anlatılmıştır:

Artık kitabı sağ-eline verilen kişi, der ki: "Alın, kitabımı okuyun. Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım." Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir. (Hakka Suresi, 19-21)

Kitabı sol eline verilen ise; o da, der ki: "Bana keşke kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç bilmeseydim. "Keşke o (ölüm herşeyi) kesip bitirseydi. Malım bana hiçbir yarar sağlayamadı. Güç ve kudretim yok olup gitti. (Hakka Suresi, 25-29)
Ve o gün kimse zerre ağırlığınca bir haksızlığa uğratılmaz. Herkes dünyada yapıp ettiklerinin karşılığını tastamam olarak alır. İnkar edenler için çok zorlu olan bu gün, onların sonsuz cehennem hayatlarının kesinleştiği gündür.
Hayatları boyunca Allah'ı inkarda diretenlerin ve kendilerini boş emellere davet edenlere uyanların hesap günü nelerle karşılaşacakları aşağıdaki ayetlerle de açıkça bildirilmiştir:


Sur'a üfürüldü; böylece Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar. Yer, Rabbi'nin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar. Her bir nefse yaptığının tam karşılığı verildi. O, onların işlediklerini daha iyi bilendir. İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azab kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu. Dediler ki: "İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür. (Zümer Suresi, 68-72)

CEHENNEM
İnsanın, kendisini yaratan, kendisine can veren Allah'a isyan etmesi, olabilecek en büyük suçtur. Allah'a kul olmak için yaratılmış olan insan, yaratılış amacına uymaması durumunda işlediği suçun büyüklüğüne uygun olan bir cezayı da doğal olarak hak etmiş olur. Bu cezanın verileceği yer ise CEHENNEMDİR.
İnsanların çoğu, bir tür sarhoşluk içinde bu büyük cezayı hiç düşünmeden yaşarlar. Bu sarhoşluğun altında yatan sebeplerin en önemlilerinden birisi Allah'ın sonsuz gücünü hakkıyla takdir edememeleridir. Zira birçok insan Allah'ı sadece merhamet sahibi, şefkat sahibi, affeden isimleriyle düşünür ve O'na karşı duyması gereken derin ve içli korkuyu duymaz. Bu da söz konusu insanların Allah'ın emir ve tavsiyelerine karşı duyarsız olmalarına sebep olur. Allah, Kuran'da insanları bu tehlikeye karşı özellikle uyarır:


"Ey insanlar, Rabb'inizden korkup-sakının ve öyle bir günün azabından çekinip-korkun ki, (o gün hiç) bir baba, çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası için birşeyi verebilecek (durumda) değildir. Şüphesiz Allah'ın va'di haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın." (Lokman Suresi, 33)
Evet en güzel isim ve sıfatların sahibi olan Allah şefkatlidir, merhametlidir, affedicidir. Ama unutmamak gerekir ki Allah aynı zamanda sonsuz adalet sahibidir, Kahhardır (Kahredicidir), Cebbardır (Dilediğini zorla da olsa yaptırır), Allah müminlere yakındır ama müşriklerden, kafirlerden ve münafıklardan uzaktır, Müntakimdir (intikam alıcıdır) ve cehennem O'nun bu sıfatlarının, bizim bildiğimiz anlamda en keskin görüldüğü yer olacaktır.
İnsanların her nedense bu konuda batıl bir inançları vardır; ölümden sonra dünyada işledikleri günahların cezasını çekmek üzere cehenneme gideceklerini, ama cezaları bitince cennete döneceklerini ve sonsuza dek orada kalacaklarını zannederler. Ancak Allah'ın ayetlerinde bize bildirdiği, cehennem hayatının da cennet hayatının da sonsuza dek süreceği ve içlerinden -Allah'ın dilemesi dışında- çıkılmayacağıdır:


Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz birşeyi mi söylüyorsunuz?" Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 80-82)
İnsanlar orada ateş, sıcaklık, karanlık, duman, darlık, körlük, sıkışıklık, açlık-susuzluk, darı dikeni, irin, kaynar su, zakkum gibi dünyada asla hoşlanmayacakları şeylerle karşılaşırlar. Ayrıca fiziki olarak eziyet veren azapların yanında, kalplere tırmanan büyük bir manevi azap ile de karşılık göreceklerdir. (Hümeze Suresi, 5-9) Allah'ın varlığını gözardı eden insanların cehennemde yaşayacakları korkunç olaylar ayetlerle detaylandırılmıştır. Ayetler konunun, insan açısından ne derece ehemmiyetli olduğunu gösterir. Zira cehennem azabı öyle bir azaptır ki; dünyadaki hiçbir sıkıntı ile kıyas edilemez. Allah Kuran'da, inkar edenleri bekleyen bu korkunç sonu şöyle anlatır:


Hayır; andolsun o, 'hutame'ye atılacaktır. "Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir. Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar. O, onların üzerine kilitlenecektir; (Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır)." (Hümeze Suresi, 4-9)

O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.' Çalışmış, boşuna yorulmuştur. Kızgın bir ateşe yollanırlar. Kaynar bir kaynaktan içirilirler. Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur. Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur. (Gaşiye Suresi, 2-7)

Doğrusu Biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (İnsan Suresi, 4)
İşte bu, suçlu-günahkarların kendisini yalanladıkları cehennemdir.


Onlar, kendisiyle alabildiğine kaynar hale getirilmiş su arasında dönüp-dolaşırlar. (Rahman Suresi, 43-44)

İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne de kendilerine onun azabından (birşey) hafifletilir. İşte Biz, her nankör olanı böyle cezalandırırız. İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (Fatır Suresi, 36-37)

O yüzükoyun cehenneme doğru sürülüp-toplanacak olanlar; işte onlar, yer bakımından çok kötü, yol bakımından sapmış olanlardır. (Furkan Suresi, 34)

(Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi, 12-14)

الرجوع الى أعلى الصفحة اذهب الى الأسفل
 
ALLAH İNANCI OLMAYAN TOPLUM MODELİNİN ZARARLARI
الرجوع الى أعلى الصفحة 
صفحة 1 من اصل 1
 مواضيع مماثلة
-
» KURAN AHLAKINA UYGUN OLMAYAN BİR TUTUM: LAKAYT KARAKTER
» ALLAH’IN İZNİYLE BAŞARAMAYACAKLAR
» İnsanların Çoğu Allah'a Ortak Koşarlar!

صلاحيات هذا المنتدى:لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى
منتديات جوهرة الاسلام :: türk kardeşler için-
انتقل الى: