Türkiye'de ilk mason locasının 1738'de
İstanbul Karaköy semtinde bugün Perşembe Pazarı olarak bilinen ticaret
merkezinde kurulduğu belirtilmektedir. 1789 yılındaki Fransız
İhtilalinden sonra bu loca bilinmeyen bir nedenle faaliyetlerine son
vermiştir. Yine tarih kaynaklarında aynı dönem içerisinde İstanbul'un
çeşitli semtlerinde, İzmir'de, Halep'te ve Selanik'te mason localarının
açıldığı aktarılmaktadır.
Türkiye'deki masonluğun kaynağı her ne kadar Ahiliğe, Esnaf Loncalarına
ya da Bektaşiliğe bağlanmaya çalışılsa da masonluk kökü dışarıda olan
bir örgüttür. Türkiye'de masonluk tarihi konusunda yapılan ciddi
çalışmalar ve masonik kaynaklar genellikle 3 bölümden söz etmektedir.
TÜRKİYE MASONLUĞUNDA 3 DÖNEM
1-Meşrutiyet öncesi dönem
2-1909 yılından mason localarının Atatürk tarafından kapatıldığı 1935 yılına kadarki dönem
3-1948'de locaların uyku döneminden çıkarak yeniden faaliyete geçtiği dönemden günümüze kadar...
Bu üç dönemin birincisi yani 2. Meşrutiyet öncesi dönem hakkında
yeterli belge ve bilgi mevcut değildir. Bu dönem Osmanlı
İmparatorluğu'nun gerileme ve çöküş dönemini kapsar. Bu tarihlerde
kurulmuş olan locaların hemen hepsi yabancı obediyanslara bağlıdır.
Türkiye'de masonluğun tarih sahnesine çıkışı Avrupa'dan 20 yıl sonra
gerçekleşir.
TÜRKİYE'DE İLK MASON LOCASI
Clavel'in ünlü "Historie Pittoresque de la Franc-Maçonerie" adlı eserde
Türkiye'de ilk mason locasının 1738'de İstanbul Karaköy semtinde bugün
Perşembe Pazarı olarak bilinen ticaret merkezinde kurulduğu
belirtilmektedir. 1789 yılındaki Fransız İhtilalinden sonra bu loca
bilinmeyen bir nedenle faaliyetlerine son vermiştir. Yine tarih
kaynaklarında aynı dönem içerisinde İstanbul'un çeşitli semtlerinde,
İzmir'de, Halep'te ve Selanik'te mason localarının açıldığı
aktarılmaktadır. Ancak padişahın özel emri ile bu localara sadece
yabancı uyruklu ya da gayrımüslim insanlar kabul edilmektedir. Nitekim
bu kuralın 16. yüzyılın sonlarında delindiği ve artık Müslümanların da
rahatlıkla localardaki toplantılara katılabildiği o tarihlerde yaşayan
ünlü mason isimlerinden anlaşılmaktadır. Osmanlı İmpatorluğu'nda
bilinen ilk Müslüman mason Çelebi Mehmet Efendi'nin oğlu Sait
Çelebi'dir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda İngiltere Büyük Locası'na bağlı olarak
kurulan ilk loca "Oriental Lodge"dur. İstanbul'da Hollanda
Konsolosluğu'nun karşısında kurulduğu anlaşılan bu locanın kuruluş
tarihi belli değilse de 1856 yılına kadar faaliyette kaldığı
anlaşılmaktadır.
1738'te başlayan Türkiye'deki masonik faaliyetler yaklaşık 100 yıl çok sessiz ve yavaş faaliyet göstermiştir.
Türkiye masonluğunun bu birinci döneminde Masonlukla ilgili
gelişmelerin belirgin hal almasının, Kırım Savaşı yıllarında olduğu
kabul edilmektedir. 1853 yılında başlayan Kırım Savaşı'nda Osmanlı
topraklarının çeşitli bölgelerinde bulunan Fransızlar, İngilizler ve
Sardunya Krallığı emrindeki İtalyanlar birçok loca açmışlardır.
Yasaklanmış olmasına rağmen birçok Müslüman asıllı Osmanlı vatandaşının
bu localarda toplantılara düzenli olarak katılmışlardır.
SULTAN ABDULAZİZ DÖNEMİNDE MASONLUK
İngiliz Obediyansının dışında kurulan ilk yabancı büyük loca 1857
yılında İzmir'de kurulan Grand Lodge de Turquie'dir. Bu büyük locaya
bağlı olarak her biri ayrı dilde faaliyet gösteren altı loca
bulunuyordu. Türkçe olarak çalışan locanın adı "Orhaniye Locası"ydı.
Türkiye'deki masonik yayınlar bu locayı ilk milli(!) Mason locası
olarak kabul ederler. Sultan Abdulaziz'in tahta çıkması ile başlayan
Avrupa ülkeleri ile iyi ilişkiler, masonlar için de rahat faaliyet
gösterebilme döneminin de başlangıcı olmuştu.
Bu dönemde masonluğun Türkiye'deki tarihi açısında en kayda değer
gelişme "Ser Locası"nın açılması olmuştur. Ser Locası'nın üyeleri
arasında Sultan 5. Murad, Şehzade Nurettin Efendi, Şehzade Selahattin
Efendi, Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa, Sadrazam Tunuslu Hayrettin Paşa,
Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa, Berlin Büyükelçisi Sadullah Paşa, o
dönemin ünlü gazetecisi ve edebiyatçı Şinasi Bey gibi bir çok yazar,
devlet adamı, gazeteci ve zengin Osmanlı tüccarları bu locanın aktif
üyesiydi. Artık masonluk Osmanlı topraklarında adını ciddi şekilde
duyurmaktaydı. O dönemde en etkili mason devlet adamı ise Sadrazam
Mustafa Reşit Paşa idi. Türkiye Masonlarının yayın organı Mimar Sinan
Dergisi'ne göre Türkiye tarihinin en büyük Başbakanı Mustafa Reşit
Paşa, ilerleyen yıllarda Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünün öncüsü
olacaktı.
MASONLAR ABDULHAMİD HAN'A KARŞI
Masonlar 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun
yönetimindeki etkilerini artırdılar. Ancak Sultan Abdulhamid Han'ın
tahta çıkması, yönetimin en üst kademelerine kadar sızan masonlar için
zor bir dönemin başlangıcı anlamına geliyordu.
Başta İstanbul olmak üzere tüm Osmanlı topraklarında İmparatorluğun
sonunu hazırlama planları içerisinde olan masonlara karşı amansız bir
mücadele başlatıldı.
Abdulhamid'e karşı en büyük muhalefet ise İstanbul Beyoğlu'nda
Hocopulos Pasajı'nda faaliyet gösteren Prodos Locası'ndan geliyordu.
33 yıllık padişahlığı boyunca Osmanlı'yı başarıyla ayakta tutan ve
masonik faaliyetleri frenleyen Sultan Abdulhamid Han, bir mason
komplosu olan 31 Mart ayaklanmasının ardından gerçekleştirilen saray
darbesi ile tahttan indirildi. Bu darbede Balkanlarda İttihat Terakki
Cemiyeti ile birlikte hareket eden Veritas ve Rizorta Locaları'nın
büyük etkisi oldu.
Araştırmacı Yazar İlhami Soysal "Dünyada ve Türkiye'de Masonluk ve
Masonlar" adlı eserinde, Sultan Abdulhamid'in tahttan indirilişinde
masonların etkisini şu şekilde anlatır:
"Abdulhamid'in bütün korkusu tahttan indirilmek ve yerine
masonlarca Sultan Murad'ın yeniden tahta çıkarılmasıdır. Ne var ki
Abdulhamid'in korktuğu sonunda başına gelmiştir. 1908 Meşrutiyetinin
Abdulhamid'e zorla kabul ettirilmesinde ve 1909'da tahttan indirilip
Murad gibi hapsedilmesinde masonlar son derece önemli roller
oynamışlardır. İttihat Terakki Cemiyeti'nin bütün önde gelenleri birer
masondur." İlhami Soysal, Türkiye'de ve Dünya'da Masonluk ve Masonlar,
Sf. 208)
Sultan Abdulhamid'in tahttan indirilmesi ile birlikte ülke yönetimini
ele geçiren masonlar 1909 yılında uzun yıllardır hayalini kurdukları
Osmanlı Yüksek Şurası'nı kurdular. Osmanlı Yüksek Mason Şurası'nın
başına ise İttihat Terakki'nin önde gelen isimlerinden, Meclis-i
Mebusan Başkan Vekili Mahmut Talat Sai getirildi. Yardımcısı ise Galip
Paşa'ydı. Önce Trablusgarb'ın İtalyanlar tarafından işgali ve daha
sonra patlak veren Balkan Savaşı'nda bozguna uğrayan Mason
İttihatçılar, İmparatorluğun sonunu hazırlıyorlardı.
Uyguladığı yanlış politikalarla Osmanlı İmparatorluğu'nu uçurumun
eşiğine getiren Masonik yönetimin halk tarafından büyük tepki toplaması
nedeniyle Masonluk örgütü bu tarihten itibaren gerileme sürecine girdi.