فتاوى واسئلة عن الاسلام | |
افحص جهازك بالمجان | |
منتدى الزواج الاسلامي | |
saad lchgar | |
موقع صباغة الديكور والفيرني | |
منتدى يسوع | |
كل البرامج تجدها هنا | |
جمعية الزهور zohor | |
ابحت عن عمل | |
اكبر تجمع عربي على النت | |
التجارة مع الله | |
منتدى اسلامي للنساء | |
ألعب مجانا بدون تحميل | |
| | Dinsizleştirilen nesiller kendilerine yeni din arıyorlar | |
| | كاتب الموضوع | رسالة |
---|
haakan وسام ذهبي
عدد الرسائل : 655 نقاط : 1830 تاريخ التسجيل : 16/07/2009
| موضوع: Dinsizleştirilen nesiller kendilerine yeni din arıyorlar الجمعة سبتمبر 04, 2009 12:54 pm | |
| | 80'ine merdiven dayamış oldukça kilolu bir bayan. Alnında Budist inancında "üçüncü göz" olduğuna inanılan "kırmızı boya" (tika). Etrafında Yabancı ve yerli bir takım insanlar fır dönüyor.
Türk olduğu tipinden anlaşılan biri yaşlı kadının tombul ayağına su döküyor, diğeri ise o ayağı yıkıyor. Ayağın yıkandığı bu suyu orada bulunan "çağdaş" ve "laik" giyimli (yani: "tesettürsüz") orta yaşlı bir bayan hasta çocuğuna içiriyor.
Bütün bunlar Türkiye'de, İstanbul'un göbeğinde, "dindar" değil "laik" bir semtte oluyor.
Bu kez amatör değil, bayağı profesyonel kamera görüntüleri. Açık ve net... Adının Şiri Mataji olduğunu öğrendiğimiz bayan, İstanbul'da CRR vs. gibi büyük merkezlerde halka açık Budist Yoga Ayini düzenliyor. Daha doğrusu onu pazarlayanlar düzenliyor.
Salon tıklım tıklım dolu. Hepsi de giyim kuşam olarak "çağdaş" ve "laik" olduğu belli olan bay ve bayanlar. Bu ayinlere "aydınlanma toplantısı" adını veriyorlarmış. O "çağdaş" giyimli, "laik" bay ve bayanlar, sahte peygamberliğe soyunmuş bir Budist kadının okuyup üflemeleriyle aydınlanacaklar.
Garip hareketlerle ayin sürüyor. Dikkat ediyorum, ayin sırasında icra edilen ritüel ve kullanılan semboller Budizm ve Hıristiyanlık karmasından oluşuyor. Şiri Mataji kendisine sorulan bir soru üzerine "geçmiş ve gelecekle ilgilenmeyin" diyerek, ahirete inanmadığını söylüyor.
Öyledir. Budistler ahirete inanmazlar. Onlar, geçmişi ve geleceği bilemeyeceğimizden hareketle, bugünü, sadece bugünü yaşamamız gerektiğini ögütlerler.
Ayin bitiyor. En az ayak yıkayıp suyunu içmek kadar garip bir şey daha görünüyor ekranda: Budist sahte peygamber Şiri Mataji'nin müminleri arasından bazıları -muhtemelen önceden ayarlanmış olanlar- bu kadının önünde alenen secde ediyorlar?
Bildiğimiz müslüman secdesi bu.
Oraya aydınlanmak için gelen "çağdaş" ve "laik" giyimli bay ve bayanların çoğunun ömründe namaz kılmadığını, dolayısıyla bu kadar usulüne uygun secde yapmayı beceremeyeceklerini tahmin etmek zor değil. Kadının önünde secde edenlerin -en azından bu işe öncülük yapanların- önceden ayarlandığını düşünmem işte bu yüzden.
Şiri Mataji'nin Budizm'in ibadeti olan "yoga" seansları sadece İstanbul'da revaçta değil. Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Mersin ve hatta Kayseri gibi muhafazakar bilinen şehirlerde dahi bu tür ayinler düzenlendiğini öğreniyoruz.
"Sahte peygamber" nitelemesini bir tahfif değil, bir tesbit olarak kullanıyorum. Çünkü Şiri Mataji kamera önünde sorulan "Peygamber misiniz?" (Soruya bak? Böyle bir soruyu İslam'ın "i"sini bilen biri sorar mı?) sorusunu cevapsız geçiştiriyordu. Sükut ikrardan gelir. Gördüğünüz gibi yerli sahte peygamberler yetmedi, ithal kültür, İthal "uygarlık", ithal ideoloji, ithal bakan, ithal parti başkanından sonra, bir de ithal sahte peygambere sahip olduk.
Evet, manzara bu.
Geçenlerde Gaziosmanpaşa'daki bir mahalle kilisesinin başpapazı olan ve özbe öz "Türk" olan Mahir Arlo diye bir vatandaş, ağzına dayanan mikrofona şöyle demişti: "Ben müslümanlıktan hıristiyanlığa geçmedim. Ben ateisttim. Alnım bir kere secdeye gelmiş değildi. Sonunda Hıristiyan oldum..."
Harıl harıl çalışan Satanistleri, Yehova Şahitlerini, Bahaileri vd. geçiyorum. Şiri Mataji'ye secde edenlerin sorumlusu, Allah'a secde etmeyi, kula kul olmamayı emreden İslam'ı ve Kur'an'ı yasaklayanların ta kendileridir.
Taksim'e cami deyince hop oturup hop kalkanlar, İstanbul'un göbeğinde Budistinden Maharaşimistine varana dek bin bir türlü sahte din ve peygamberin ayinine göz kırpıyorlar.
İşin özeti, dinsiz bırakılan nesiller kendilerine din, Allah'tan soğutulan nesiller kendilerine sahte ilahlar, camiden nefret ettirilen nesiller kendilerine sahte mabed, Peygamber'ine en etkili ve yetkili ağızlardan küfredilen nesiller kendilerine sahte peygamberler arıyorlar. |
| |
| | | haakan وسام ذهبي
عدد الرسائل : 655 نقاط : 1830 تاريخ التسجيل : 16/07/2009
| موضوع: رد: Dinsizleştirilen nesiller kendilerine yeni din arıyorlar الجمعة سبتمبر 04, 2009 12:57 pm | |
| ''Kendi yüzünüzden'' İnsanın çektiği kendi belasıdır.
Uhud Savaşı azim bir imtihandı. Bu yenilginin ardından sahabeyi derin bir düşünce almıştı. “Bu başımıza nasıl, nereden geldi” diyorlardı. Değil mi ki, komutanları Peygamber’di. Değil mi ki kendileri mü’mindi. Değil mi ki Allah müminleri desteklerdi. Bedir’de olan bunun yaşanmış örneğiydi.
Peki şimdi ne olmuştu da yenilmiştiler? Komutan aynı komutan, ordu aynı ordu, iman aynı imandı. Değişen neydi? Başlarına gelenler kimin yüzünden gelmişti.
İşte hepsinin içini kemiren soru buydu.
Ve bu soruya Kur’an cevap verdi. Cevap ama ne cevap:
“Dediniz ki: Bu başımıza nasıl, nereden geldi? De ki: “Bu başınıza kendi yüzünüzden geldi.” (3 Alu imran 165)
“Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” diyen Hz. Peygamber, aslında insanların yöneticiler yüzünden çektiklerinin, kendi elleriyle düştükleri bir bela olduğunu söylüyordu.
Bakıyorum da, Müslüman kamuoyunu oluşturan bazı kesimler, ganimet hesaplarının peşinde. Akıllarını kendilerine teslim etmiş insanların sırtından siyasal pazarlıklar yapıyorlar. İnançlarının düşmanlarıyla işbirliği yapmaktan çekinmiyorlar.
Grup çıkarlarını, mensubu bulundukları müslüman kitlenin ve ümmetin çıkarlarından üstün tutuyorlar.
Bu vahim yanlışlara da tumturaklı kılıflar buluyorlar. Kişi ve grup çıkarlarına, ihtirasa, küçük hesaplara tumturaklı gerekçeler tedarik etme derdine düşüyorlar.
Bu yeni bir şey değil. Geçmişte çok görüldü. Her seferinde, şu ya da bu gerekçeyle İslâmî yapıların destek çıktığı kaşarlanmış siyaset bezirgânları, en sonunda kendilerini destekleyen müslüman grupları da sattılar. Onların sırtına oturup, yıllar yılı kendilerini zirvelere taşıttılar. İşleri bitince de ilk tekme savurdukları kendilerini sırtında taşıyan İslâmî kesimler oldu.
Herkesin ne niyetlerle neler çevirmekte olduklarına Allah şahit, tarih şahit ve bizler de şahitiz. Yılanla çuvala girenler, ilk zamanlarda bu işin bayağı heyecan verici ve zevkli olduğunu söyleyebiliyorlar. Hatta çuvaldan başlarını çıkarıp “Gel, sen de gir, inan pişman olmazsın” bile diyebiliyorlar.
Bir müddet sonra çuvalın içinden bir çığlık, bir ağıt, bir fizah ki, sormayın gitsin. Anlıyorsunuz ki yılan sonunda yapacağını yapmış ve sokmuş. Acımak istiyorsunuz, fakat içinizden acımak gelmiyor. Ama üzülüyorsunuz. Çünkü müminlerin potansiyeli zayi oluyor. Güçlerini birleştiremedikleri için üç buçuk arsıza boyun eğmek zorunda kalıyorlar.
Bütün bunlar niçin oluyor?
Bu sorunun cevabı ciltlere sığmaz. Fakat bu ülkedeki İslâmî yapılanmalar, mutlaka soğukkanlılıkla gözden geçirilmeli. Görülecektir ki, yaralar pansumanlarla tedavi edilemeyecek kadar derindir. Bu yapılara ömrünü vakfetmiş insanları dinlediğinizde, durumun ne kadar vahim olduğunu anlıyorsunuz. İslâmî yapıların problemleri tıpkı rejimin problemleri gibi “yapısaldır”. Eğer tedavi üzerinde kafa yorulacaksa, önce doğru teşhis konulmalıdır.
Tek Parti diktasının zor zamanlarında “gecekondu” usulü, plansız, projesiz, altyapısız bir biçimde, bulunan boş arazilere konduruluveren bu yapıların beyni, gittikçe şişen cüsseyi sevk ve idare edemez hale geliyor. Liyakat ve ehliyetin yerini ihtiras ve entrika alıyor. Dünün “inanç kapıları” bugünün “geçim kapıları” haline dönüşüveriyor.
Peki ne yapmalı? Dua etmeli. Zaten bu satırlar da bir dua değil midir? | |
| | | | Dinsizleştirilen nesiller kendilerine yeni din arıyorlar | |
|
مواضيع مماثلة | |
|
| صلاحيات هذا المنتدى: | لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى
| |
| |
| English | |
france | |
espàna | |
دخول الموقع | |
أفضل 10 أعضاء في هذا المنتدى | |
تدفق ال | |
تسجيل صفحاتك المفضلة في مواقع خارجية | |
جمعية الزهور فرع كرة القدم |
|
|